Public Intimacy | Mahrem-i Umumî
2015
Archival Pigment Prints
33 x 22,5 inches
“Public Intimacy”, is a five-part series of photo collages that follows a customary Turkish wedding ceremony: the bath, the shrine visit, the Islamic prayer observance, the wedding and the nuptial night. Each vignette is rendered using the visual cues of Ottoman miniature painting, which prioritizes flatness over perspective and homogenizes the multitudes. Yet Tuncay filters the tradition's most distinct features through a vibrantly hued lens. He queers the typical objective sameness of the figures and miniature paintings flat perspective through digital collaging. In loyalty to the miniature tradition, each figure's face belongs to the same male and female models, but their bodies vary in shape. Their facial expressions range in emotion and theatricality. Shame and intimacy are experienced en masse. Mouths talk, voices whisper, eyes gaze in this crowd of relatives, neighbors, and friends in which collectivity blurs privacy.
The New York-based artist subverts Turkish culture's tropes of familial kinship and interdependency with his sharply constructed vignettes featuring chaotic multitudes. The meticulous collages describe interiors that are readily recognizable, yet to the familiar eye seem fashionably foreign. They are queer constructs in which forms, colors and gestures allude to the non-masculine, bending the expected within a matrimonial narrative. Thanks to the pristine artificiality of the digital, the duality of tradition of alluring intimacy but also complicated male sexuality is made more apparent. Tuncay offers his audience mysteries, secrets, and ambiguities to unveil. Voyeurs multiply-each carries the same face but utters a different noise.
Excerpt from “Unveiling the Steam: Sinan Tuncay’s Public Intimacy” by Osmancan Yerebakan
Mahrem-i Umumî, Türk kültürünün gelenek ve inançlarla şekillenen cinsiyet algısını, düğün töreninin hiyerarşik düzeni üzerinden ele alan 5 fotoğraflık bir seri. Minyatür Resmi olarak bilinen Osmanlı Resim Sanatı’nın ihtişamlı estetiğinden yola çıkan çalışma, emperyal otoriteyi resmeden titiz çizim tekniğini, ataerkil toplumu konu alan detaylı bir fotografik kolaja dönüştürerek, bu görsel geleneğe çağdaş bir yaklaşım sunmayı amaçlıyor. Her sahne, çekilen fotoğraflar ve toplanan görsellerin bir bütününü oluştururken, her figür de, tek bir kadın ve erkeğe ait portrelerin farklı vücutlara yerleştirildiği birer eklektik klişeye dönüşüyor. Proje, Gelin Hamamı’yla açılıyor; bekaret kaybetme ritüeli olarak da bilinen Gerdek Gecesi ile sona eriyor. Bastırılmış cinsellik, serinin tam ortasında yer alan Gayri Meşru’nun müstehcen atmosferinde açığa çıkıyor; kendisini çevreleyen Adak ve Namaz sahnelerinin muhafazakarlığıyla adeta tezat oluşturuyor. Mahrem-i Umumî, kamuyla özeli iç içe geçirirken, fantazileşmiş kadın bekareti ve heteronormatif erkek imajı üzerinden toplumsal kabulün çelişkili kodlarına dair görsel bir okuma sunuyor.