Anyone But Me | Ben Hariç

2023

 

“Sinan decided to make one of those cabinets, usually found in temples where sacred objects are  stored. In fact, he made one that ties into the tradition of mother-of-pearl inlaid and carved cabinets. It intrigues your curiosity with its half-open doors at the first sight, much like Duchamp's work. As you approach, instead of satisfying your curiosity, it intensifies it. You notice the mirror inside from a distance, but instead of seeing your own reflection, you begin to observe the reflections of images on the back side of the half-open doors. Rather than revealing the story inside, we witness the story of concealment, which prevents us from seeing inside. I find it brilliant how Tuncay expresses latent personalities, suppressed and covered tendencies, which are crucial themes in his art. The scenes where complex events occur, involving people, perhaps await our completion. By creating a space within a space, he intends to lead us down Alice's rabbit hole. After reflecting on the interiors he has created, whose smells are still vivid in our memories, we will say hello for the first time to his abstract world."

“Sinan, genellikle tapınaklarda bulunan, içine kutsal nesnelerin konulduğu dolaplardan birini yapmaya karar verdi. Aslına bakarsanız sedef kakmalı ve oymalı dolap geleneğine de bağlanan bir dolap yaptığı. ilk etapta içinde ne olabileceğini dair merakınızı kiskirtan, kapaklar yari açik bir dolap. Yakınlaştıkça aynı Duchamp'ın işi gibi merakınızı gidermek yerine körüklüyor. Dolabın içindeki ayna uzaktan fark ediliyor ancak kendi yansımanızı görmeyi beklerken yarı açık kapakların arka yüzündeki görüntülerin yansımalarını seyretmeye başlıyorsunuz. İçindeki hikâyenin değil aksine içini göstermeyi engelleyen, örten durumun hikâyesinin tanık oluyoruz. Sanatının çok önemli temasi olan latent kişilikleri, bastırılmış ve örtülmüş eğilimleri bu şekilde dile getirmesini dahiyane buluyorum. Anlayamayacağımız ama karmaşık bir takım olayların vuku bulduğu, insanların işin içinde olduğu sahneleri belki bizim tamamlamamızı bekliyor. Mekân içinde mekân yaratarak bizleri Alice'in tavşan deliğine düşürmeye niyetleniyor. Bugüne kadar yarattığı, neredeyse kokusunu bile hatırladığımız mekânlari yansitan, belleklerimizde son derece berrak enteriyörlerinden sonra ilk kez soyutlaşan dünyasına merhaba diyeceğiz.” 


Taner Ceylan’ın “Olimpos Sergileri 3 Enteriyör” sergi kitabındaki yazısından alıntıdır. →link